Çalışırken kıdem tazminatı ödenmesi
- Av. Ahmet ÖNAL
- Sep 2
- 3 min read
Kıdem tazminatı işverenin haklı bir nedene dayanmaksızın iş sözleşmesini feshettiği hallerde işçiye ödemek zorunda olduğu bir tazminattır. Başka bir ihtimal ise iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı sebeplerle feshedildiği hallerdir ki, bu durumda da işçiye kıdem tazminatı ödemesi yapılır. Ancak uygulamada bazen işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisi devam ederken de işçiye kıdem tazminatı adı altında bir takım ödemeler yapıldığı görülmektedir.
Özellikle işçinin o anda toplu bir paraya ihtiyaç duyduğu dönemlerde (yeni bir ev almak için, pahalı bir eğitime katılmak için vs.) işverene başvurarak birikmiş kıdem tazminatını istemesi sık karşılaşılan durumlardandır. Öncelikle belirtmek gerekir ki işveren bu isteği kabul etmek zorunda değildir. İş ilişkisi devam ederken işverenin işçiye kıdemini yahut bu isim altında bir ücreti ödemesine gerek yoktur. Ancak özellikle uzun yıllar çalışmış olan işçinin emek ve motivasyonu da düşünülerek bu teklif işverenlerce kabul edilebilmektedir.
Kıdem tazminatı değil avans
İşçi ile işverenin, işçinin birikmiş kıdem tazminatının kendisine ödenmesi konusunda anlaşmalarının önünde bir engel yoktur. İşveren anlaşma halinde bu ödemeyi yapabilir. Ancak işçi ve işveren ortak irade ile bunun bir kıdem tazminatı ödemesi olduğunu düşünseler de, Yargıtay yıllardır verdiği istikrarlı kararlarla yapılan bu ödemenin kıdem tazminatı ödemesi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını söylemektedir. Yargıtay'a göre işverenin yaptığı ödeme kıdem tazminatı ödemesi değil, avans niteliğinde bir ödemedir.
Bu sadece bir isimlendirme farkından ibaret değildir. Zira bu ödemeyi yapan işveren işçinin o güne kadar hak ettiği kıdem tazminatının zaten kendisine ödendiğini, bu nedenle artık sıfırdan kıdem tazminatı hesabının başlayacağını düşünebilir. Oysa gerçekte, kıdem tazminatı hiçbir şekilde sıfırlanmaz. Yapılan avans niteliğindeki ödeme hesaplanan tazminattan düşülür.
İşçinin SGK kayıtlarında çıkış - giriş işlemi yapılması
Çalışma hayatı devam ederken kıdem tazminatı adı altında ödeme yapılması durumunda uygulamada genelde işçinin SGK kayıtlarında çıkış - giriş işlemi yapılmaktadır. Böylece işçinin kıdeminin sıfırlanması ve o günden itibaren yeni bir çalışma döneminin başlatılması amaçlanmaktadır.
Ancak yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yapılan bu çıkış - giriş işleminin hiçbir önemi yoktur. Yargıtay işçilik alacaklarını, kıdem tazminatını, yıllık izin ve kıdem sürelerini hesaplarken bu çıkış - giriş işlemini hiç yapılmamış kabul ederek işçinin tüm çalışma hayatını bir bütün olarak değerlendirir. Bu nedenle her ne kadar SGK'ya işçinin işten çıktığı bildirilmiş ve daha sonra tekrar işe alınmış olsa da, bu eylem pratikte hiçbir sonucu değiştirmez ve yapılan ödeme yine de avans ödemesi olarak kabul edilir.
Örnek olay
İşçi 2010 yılında işe başlamış olsun. 2015 yılında ev alacağı için işverenden birikmiş kıdem tazminatını istemiş olsun. Kıdem tazminatı son giydirilmiş ücret ile kıdem yılının çarpımı ile bulunacağından, işçinin ücreti 3.000 TL, kıdem tazminatı ise (3.000 x 5) 15.000 TL olsun. İşçiye bu tazminat ödenir, işçi çalışmaya devam eder.
2020 yılında gelindiğinde işveren işçiyi işten çıkartmak istediğinde ödemesi gereken kıdem tazminatını hesaplar. İşçinin son ücreti geçen yıllar içerisinde 7.000 TL'ye yükselmiş olsun. 2015 yılından önceki beş yıllık dönemin kıdem tazminatı ödemesi zaten yapıldığından, işveren beş yıl ile son ücretini çarparak (7.000 TL x 5) 35.000 TL hesaplar ve işçiye kalan kıdemini de ödediğini düşünür. Ancak Yargıtay 2015'te yapılan ödemeyi kıdem tazminatı olarak kabul etmediğinden, işverenin yaptığı hesaplama doğru değildir.
Doğru hesaplama şu şekildedir; işçinin son maaşı 7.000 TL, kıdem yılı ise 10 yıldır. Çünkü işçi 2010'dan 2020 yılına kadar çalışmıştır. Böylece kıdem tazminatı 70.000 TL olur. Bu işçinin işverenden alacağıdır.
İşveren ise 2015 yılında işçiye 15.000 TL ödeme yapmıştır. Bu avans niteliğinde bir ödeme olduğundan yasal faizi ile hesaplanır. 2020 yılına gelindiğinde bu tutar yasal faizi ile birlikte 22.000 TL olur. Yani işverenin işçiden alacağı 22.000 TL vardır.
Her iki alacak mahsup edildiğinde (70.000 TL - 22.000 TL) 48.000 TL'lik bir fark kaldığı ortaya çıkar. Yani işverenin ödemesi gereken kıdem tazminatı 35.000 TL değil, 48.000 TL'dir. Arada yapılan ödemenin kıdem tazminatı olarak değil de, avans niteliğinde bir ödeme olarak kabul edilmesinin önemi de budur.

Sonuç
İşçiye çalışma hayatı devam ederken ödeme yapılabilir.
İşçi veya işveren böyle bir ödeme yapmak konusunda karşı tarafı zorlayamaz.
İşçinin talebinin kabul edilmemesi, haklı fesih nedeni oluşturmaz.
Taraflar bu ödemeyi kıdem tazminatı ödemesi olarak görse de, bu bir avans ödemesidir.
İşçinin SGK kayıtlarında iş çıkışının yapılmış olması sonucu değiştirmez.
İş sözleşmesinin feshi sırasında hesaplanan kıdem tazminatından, yapılan ödeme düşülür.
Çalışırken kıdem tazminatı





Comments